Alkol

Alkol Nedir? Etkileri Nelerdir?

Alkollü içkilerin yapımın da etil alkol kullanılır. Etil alkol, meyve ve tahıllardaki şekerden oluşur. Örneğin üzüm ve elma şarap, arpa ise bira ve viski yapımında kullanılmaktadır. Alkol genellikle iki şekilde elde edilmektedir. Fermantasyon ve Distilasyon – Birinci grupta, şarap (%10-20 alkol), bira (%2-5 alkol), – İkinci grupta rakı, votka, viski vb. vardır. Bu son grupta alkol oranı %20 nin üzerindedir. Ortalama bir hesapla 100 cc rakıda 36 gr, 100 cc şarapta 12 gr, 100 cc birada 3 gr alkol bulunmaktadır.1 küçük şişe rakıda (350 cc) yaklaşık 126 gr. Alkol, bir duble rakıda (70 cc) yaklaşık 25.2 gr alkol vardır.

 

Alkolün vücuttan emilimi ve yakımı

Ağız yolu ile alınan alkol mide ve ince bağırsaktan hızla emilerek kana karışır. 40-60 dakika içinde kanda en yüksek yoğunluğa ulaşır. Alkolün kana karışması, kandan atılmasından çok daha hızlı olur. Alkolün %90 ı karaciğerde parçalanırken geri kalanı solunum havası, ter ve idrarla değişmeden atılır. Alkol vücutta bir dizi indirgeme işlevi sonucu önce asetaldehite, sonra asetik asit, daha sonra da su ve karbondioksit e dönüşür. Bireysel değişiklikler olmakla birlikte karaciğerde saatte kilogram başına 100-150 mg alkol parçalanır.

 

Kandaki Alkol Düzeyi –

Kan alkol düzeyi %10-50 mg olduğunda: Yaklaşık 70- 140 cc rakı veya 180-360 cc şarap ya da 900-1800 cc bira içilmesi durumunda bu kan düzeyi elde edilir. Düşüncede açıklık, kendine güven, atılganlık, konuşkanlık, cömertlik, iyimserlik görülür. sıkıntı, durgunluk, ağrı ve yorgunluk duygusu geçer. Genel bir rahatlama olur. -Kan alkol düzeyi %50-70 mg olduğunda: Düzenli ve amaçlı hareketlerde güçlük ve denge bozukluğu yaşarlar. -Kan alkol düzeyi %70-100 mg olduğunda: Bu durumdaki kişiler kırıcı, kavgacı, saldırgan, aşırı alıngan veya çocuksu olurlar. Çabuk üzülür ve ağlarlar ya da açık saçık küfürlü konuşurlar. -Kan alkol düzeyi%100-200 mg olduğunda: Konuşma, yürüme ve görme güçlüğü başlamıştır. Çift görme olabilir. Bulantı, kusma, bilinç bozukluğu ortaya çıkar -Kan alkol düzeyi %200-300 mg olduğunda: Kan basıncı düşer, renk solar, solunum bozulur, uzun ve horlamalı uyku dönemi başlar. -Kan alkol düzeyi %300-400 mg olduğunda: Kan basıncı daha da düşer, solunum yüzeysel ve düzensizdir. bu dönem artık alkol komasıdır. -Kan alkol düzeyi %400-500 mg olduğunda: Derin koma, ileri derece solunum bozukluğu bazen de ölüm görülür.

 

Alkolün Yol Açtığı Bozukluklar

Alkol Entoksikasyonu (Zehirlenmesi) Alkol sarhoşluğu alınan içkinin cinsine, miktarına, alınma hızına ortamına ve kişinin teloransına bağlı olarak oluşmakta ve içki içilmesinin bitmesinden sonra birkaç saat ile 10-15 saat arasında sürmektedir. Alkol kan seviyesi %30 mg olduğunda sarhoşluk belirtileri başlar. Sarhoşluk, alkol alımı sırasında ya da hemen sonrasında gelişen uygunsuz psikolojik veya davranışsal değişiklerin olmasıdır. Bunlar mizaçta değişiklikleri, uygun düşmeyen saldırgan ve cinsel davranışları, yargılama bozukluğunu, sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmayı içerir. Ayrıca sözü ağızda gevelercesine konuşma, sendeleyerek yürüme, koordinasyonda bozulma, dikkat ya da bellek bozukluğu gibi bulgular ortaya çıkar. Bazen bu durum komaya kadar gidebilir. Alkol Entoksikasyonunun (Zehirlenmesinin) Sonuçları Trafik kazaları, düşme sonucu çeşitli kazalar, kırıklar, hatta bazen beyin kanaması, yangına neden olma, intihar, düşünce ve davranışlardaki kontrolün azalması sonucu uygunsuz ya da saldırgan davranışlar gösterme, hareket, yaralama, adam öldürme gibi suçlar işleme, soğuk veya sıcaklığa karşı tedbir almada güçlük sonucu çeşitli akciğer hastalıkları ya da yanıklar olabilir. Alkolün kişiye özel sarhoşluğu / Patolojik sarhoşluk Az miktarda alkol ile aşırı sarhoşluk halidir. Alkole aşırı duyarlılık gösteren bazı kişilerde alkol sarhoşluğuna neden olabilecek bir miktarın çok altında alkol içildiği halde davranış değişikliklerinin (aşırı taşkınlık, saldırganlık gibi) görülmesidir. Alkolün Yol Açtığı Fiziksel Bozuklukları: SİNDİRİM SİSTEMİNİ ETKİLERİ: Sindirim sisteminde alkol en çok mide ülseri, gastrit, yemek borusu, on iki parmak bağırsağı ve pankreas iltihabı, akciğer yağlanması, alkolik hepatit, kronik aktif hepatit ve siroz ile ilişkili bulunmuştur. KAN BULGULARI: Kemik iliğinin bastırılması, folik asit eksikliği ve beslenme yetersizliğinin sonucu anemi(kansızlık), trombosit ve lökosit sayısında azalma meydana gelir. Lökosit sayısında ve etkinliğinde azalma sonucu bağışıklık sisteminin yeterli işlev görmemesi nedeniyle tüberküloza (verem), virüs veya bakteri enfeksiyonlarına ve kansere yakalanma riski artar. KANSER: Alkol bağımlılarında yemek borusu, mide, baş-boyun, meme ve akciğer kanseri riskinin yüksek olduğu saptanmıştır. KALP VE DOLAŞIM ÜZERİNE ETKİLERİ: Alkol, damarlarda genişlemeye, kalp atım değişikliklere, hipertansiyona, kalpte büyüme ve kalp yetmezliğine neden olabilmektedir. KASLARA ETKİSİ: Uzun süre alkol kullanımı kaslarda zayıflık ve özellikle omuz ve kalça kaslarında erimeye neden olur. CİNSEL FONKSİYONLAR ÜZERİNE ETKİSİ: Alkolün erkeklerde testisleri doğrudan etkilemesi sonucu sperm üretimi ve hareketliliği azalır. Alkol bağımlılığının ve kullanımının devam etmesi ile testesteron üretiminin azalması sonucu erkeklerde kısırlık olmaktadır. Alkol kadınlarda adet düzensizliğine yol açar. SİNDİRİM SİSTEMİNE ETKİSİ: Alkolün uzun süre kullanımı, el ve ayaklara ait sinirlerin hasarı sonucu geçici veya kalıcı organik beyin bozuklukları ortaya çıkar. GEBELİK ÜZERİNE ETKİLER: Gebelik döneminde alkol alınması sonucunda fetüs de büyüme ve gelişme geriliği, kalp, genital organlar, göz ve hareket sistemini etkileyen çeşitli anomaliler görüldüğü bildirilmiştir. Gebelikte alkol kullanımı sonucunda bebekte binde 5-9 oranında fetal alkol sendromu görülür. Bu bebeklerde büyüme ve gelişme geriliği, davranışsal gelişmede gecikme, basık burun ve dudaklar, küçük çene, kalp, göz ve hareket anomalileri olur. Neden Alkol Aldıktan Sonra Araç Kullanmamalıyız! Alkolün Araç Sürücüsü Üzerine Etkisi; Reaksiyon Zamanı etkilenir: Reaksiyon zamanı araç sürücüsünü karşılaştığı yeni durumlarda firen yapmak, direksiyonu döndürmek, vites değiştirmesi için tepkiler vermesi için geçen zamandır. Çok az alınan alkol reaksiyon zamanını hızlandırırsa da bu reaksiyon normalden daha kötü ve hatalı olur. Aşırı alkol ise reaksiyon zamanını uzatır. Otomatizm kaybolur: Tecrübeli araç sürücüleri bir trafik levhası gördüklerinde otomatik olarak reaksiyon gösterirler. Alkollü durumda bu ancak kişinin çabası ile sağlanır. Herhangi tehlikeli bir durum olmadığı sürece refleksleri ile reaksiyon gösterir, ancak birden ortaya çıkan tehlikeli durumda ya çok ani fren yapacak ya da direksiyonu normalin çok üstünde döndürecektir. Fren yerine gaz pedalına basma ya da ayarlayamama sonucu kazalara neden olabilir. Dikkat azalır: Alkol etkisi ile yeni duruma uyum yapma zamanı uzar eğer yol üzerinde bir şey algılandı ise onun ne olduğunun anlaşılmasına kadar geçen süre uzar. Gözün odaklanmış olduğu cisimden normale dönme uzar. Cisimlerin netliği azalır. Mesafe tahmini yapılamaz.

Bir Cevap Yazın