Gençlik ve Alkol Bağımlılığı

Alkol kullanımına bağlı sorunlar çağımızın en önemli konularından biridir. Bireyin beden ve ruh sağlığı, aile, toplumsal ve iş yaşamını tehlikeye düşürmekle kalmamakta, trafik kazaları, suça yöneltme gibi toplumsal ağırlıklı zararlara da neden olmaktadır.

Alkolün beyne ilk etkisi yorum ve düşünmeyi kontrol eden bölgeyi yavaşlatmasıdır. Böylece kişinin hatırlama, kara verme anlama gibi normal akli görevlerini yürütmesine engel olur.

Alkol Bağımlılığı: Alkolü kontrollü içmek veya bırakma isteğine rağmen bırakılamama aşamasına gelinmesi alışkanlığın onsuz yaşanılamayacak boyutlara varmasıdır.

Alkol bağımlılığının en güzel tarifi ise şöyledir: “Alkol bağımlısı içki içmeye başladığı zaman içmeyi istediği yerde bırakamayan kişidir.”

Bazı dini günler veya kendilerince uygun günlerde içki içmemeleri olasıdır ancak bir alkol bağımlısı bir kaç gün hatta birkaç hafta içki içmeden durabilmesine rağmen içki içmeye başladığı zaman kendisini frenlemesi olası değildir. Arada bir yapılan arkadaş toplantıları, kokteyller, çeşitli kutlama törenleri gibi vesilelerle içki çevreye uyum sağlamak için içen sosyal içkicidir. Alkolün alışkanlık yapan etkisiyle haftada bir kez olmak üzere on hafta arka arkaya içki içen kişilerde beyinde bağımlılığın ilk temelleri atılmaktadır. “İçki, artık yaşamak için alınmaya başlamışsa akşamcılık devreye giriyor demektir.” (Özcan Köknel 1998) Öte yandan alkolik ailelerin içinde yaşadıkları ortam sağlıklı üyeleri olan ailelerin içinde yaşadıkları ortamdan önemli farklılıklar gösterir. Alkolik aile ortamı genellikle gergin ve güvensizdir. Tutarsız ve yordanamaz davranışların çok sık görülmesi nedeniyle, aile üyeleri özelliklede çocuklar neyin doğru neyin yanlış olduğunu, neyin ne zaman ve nasıl yapılması gerektiğini anlamakta zorluk çekerler. (Forward 1990)

Aile üyelerinin bir yere birlikte gidip gidemeyeceklerini, bir şeyi kutlayıp kutlayamayacaklarını, hatta birlikte yemek yiyip yiyemeyeceklerini bile ebeveynin kanındaki alkol miktarı belirler. [(Velleman ve Orford 1990) Türk Psikoloji Dergisi 1994]

ALKOLİZMAYA GÖTÜREN SEBEPLER
Destekleyici Olarak İçenler: Bu tipler, şiddetli bir aşağılık duygusundan şikayetçidirler. Bunun kısmen farkında olmakla birlikte asıl sebebi bilmezler. (Birkaç kadeh almadan kimseyle konuşamıyorum, patronumun karşısına çıkabilmem için iyice içkili olmalıyım) cümleleriyle aşağılık duygusunu belirtmektedirler.
Rahatlatıcı Olarak İçenler: Rahat edebilmem için içmeliyim, içmeden kalabalık arasına giremiyorum, içince daha rahat konuşuyorum diyen tipler hissettikleri şiddetli baskı sebebiyle içmektedirler.
Bastırılan Bir Duygu Veya Fikre Karşılık Olarak İçenler: Burada çok defa alkol bir seksüel tatmin vasıtası olarak kullanılır. Hadise tamamen şuur dışı cereyan eder. Bu tipler çoğu kez gizli bir homoseksüalitenin ıstırabını çekerler. Erkekler kendi aralarında içki grupları kadınlarsa içki âlemleri yaparlar.
Nötralize Edici Olarak İçenler: Bu tipler hissettikleri korku ve sıkıntıyı karşılamak maksadıyla içerler. Alkol almadan trene ve uçağa binemeyen, sevdiklerinden biri uzakta olduğu zaman içmeden yapamayanlar bu gruba girerler.
Kaçmak İçin İçenler: Suçlulukta, homoseksüaliteden, kadınlardan, mesuliyetten, öfkeden kaçmak için içenler vardır.
Düşmanlık Ve Şiddetli Saldırganlığı Bastırmak İçin: Eve geldiğim zaman yemek hazır değildi, üstelik çocuklar da ağlıyordu, her taraf pis ve bakımsızdı, karımdan nefret ediyorum. Onu öldürmek yerine ölesiye içtim.
Ruhen Asıl Ruh Kademesi Olan Özlemini Çektiği Veya Seviyeye İnmek İçin İçenler: Adeta aptallaşmak için içenler denebilir. Çocuk gibi ağlar, şımarır, anasının şefkatini arar ve karısının şefkatiyle mukayese eder. (Benim annemin pişirdiği yemeklerin lezzeti nerede, senin pişirdiklerininki nerede?) Bir haftadır hastayım bir hatır bile sormadın veya çok içtiğim zaman çok defa altımı ıslatır kaçarım. Bu tiplerde çocukluk dönemine gerileme yaşanır. (Gençlik ve Zararlı Alışkanlıklar 1987)
ALKOLE EĞİLİMLİ OLANLARIN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
Alkollü içkilere ilk başlangıçta sadece eğlence ortamlarında toplumsa nedenlerle başvuran sosyal içkicilerden ayrı olarak bağımlılık eğilimi gösteren kişilik yapısı özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

  • Gerçeklerle yüz yüze gelebilecek güçleri yoktur.
  • Kendilerine güç gelen durumlardan mücadele ederek değil, kaçarak kurtulmak isterler.
  • Davranışlarının çoğunda öz denetim değil kaba güç baskındır.
  • Alkol kendilerini sorunlardan kurtarabilecek bir yapay cennet olarak algılanır.
  • Aile, toplum ve arkadaş çevrelerinde uyumlu davranamazlar. Uyumlu olmak içinde bir çaba harcamazlar.
  • Kalıtımla(soyaçekimle), aktarılan bedensel, ruhsal özellikler ve yatkınlıklar.
  • Merkezi sinir sisteminin yapısı ve işlevi.
  • Ruhsal yapının temelini oluşturan kişiliğin gelişmesinde önemli rolü ve yeri olan zeka düzeyi.
  • Benlik(ego) gelişmesi.
  • Çocuğun, gencin içinde yaşadığı, büyüdüğü, geliştiği aile çevresi, yakın ve uzak toplumsal ortam.
  • Çocuğun, gencin insanın halen içinde yaşadığı iletişim ve etkileşimde bulunduğu toplumsal ortam.
  • Çocuğun, gencin insanın becerisi, yetisi, yeteneği, amaçları, beklentileri, duyguları, düşünceleri, ilkeleri, kuralları, değerleri doğrultusunda kendisini gerçekleştirmesi, var olması, başka bir deyişle kimliğini bulması.

Alkol ve madde kullanımına ve bağımlılığa yatkın kişilik yapısı bu katmanlardan birinde ya da bir kaçında yer alan yapısal ya da işlevsel bozukluklar sonucu ortaya çıkar. (İ.Kasatura 1998)

Gençlerle yaptığımız çalışmada ilk içme deneyimlerini aileleriyle birlikte bir kutlama, anlamı olan bir yemekte geçiren çocukların merakı tatmin olduğu için daha sonraki yıllarda da sosyal içici olarak sürdürebileceği sorunlu içkici durumuna girmediği görülmüştür. Gençlerle sorunları oturup konuşarak bir yol çizilmesine gitmek en uygun durumdur. Anne-babalarıyla bu konuda konuşmaya çekinen gençler aslında bu konuşmayı yapmayı çok istemektedirler. Anne-babanın çocuklarına her şeyi konuşabileceği güveni vermeleri problem içkiciliği hazırlayan ortam ve davranışlardan da koruyacaktır.

  1. Bağımlılık eğilimi gösterenlerin aile yapıları birbirine benzer mi?
  2. Bağımlılık özellikleri gösteren gençlerin büyük çoğunluğu kendilerine tutarlı bir eğitim veremeyen, iletişim bozuklukları içinde birbirlerine seslerini duyuramayan bireylerden oluşan aileden gelir. Bu ailelerin temel karakteristik özellikleri şöyledir:

ª Boşanma ya da ayrı yaşama veya ölüm nedeniyle bölünmüş aile.

ª Çocuklarına güven hissi duymayan ve güven vermeyen aileler.

ª Çocuklarının yetişme ve eğitimine lakayt davranan aileler.

ª Çocuklarının eğitimine zaman ayırmamak, uğraşmak için bol para ve maddi değeri büyük armağanlar vererek görevlerini yaptığını düşünen aileler.

ª Çocuklarını aşırı koruyarak, hiç bir sorumluluk vermeden yetiştiren, hayata hazırlamayan aileler.

ª Doğumdan itibaren anne-babasından ruh sağlığı için gerekli ilgi ve sevgiyi gören çocuklar, eğitim ve gelişmelerinde anne-babayı yanlarında bulan çocuklar yaşam daha gerçekçi yollarla hazırlanma olanağı bulabilirler. (A. Yörükoğlu 1993)

RİSK GRUBU İÇİNDEKİ GENÇLER
Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Başkanlığı, 15–24 arası gençliğin madde bağımlılığında “risk grubu” oluşturduğuna dikkat çekerek, anne-babaları ergenlik dönemi sorunlarına ilişkin uyardı. Aile Araştırma Kurumu tarafından hazırlanan “Bağımlılık ve Ergenlik Dönemi” raporunda, ergenlik döneminde ortaya çıkan çelişkili kişilik yapısının, madde bağımlılığına zemin oluşturabileceğine dikkat çekildi. Ergenliğin “özveri ve acımasızlığın aynı zamanda gözlenebildiği dönem” olarak tanımlandığı raporda, gençlerin özellikle lise yıllarını kapsayan yaşlarda uyuşturucu ve uyarıcı maddelere yönelebileceğine dikkat çekildi. Sigara ve alkolü de kapsayan 8 tür madde bağımlılığının ele alındığı raporda, Türkiye’de lise öğrencilerinin yüzde 27’sinin alkol kullandığı kaydedildi.

Raporda, alışkanlık yapıcı maddelerin günlük yaşamdaki yaygınlığına dikkat çekildi. Bunlar arasında eğitim ve ders malzemesi olarak kullanılanlar ile gençlerin kullandığı türden günlük bakım malzemeleri önemli yer tutuyor. Ulaşılabilme kolaylığı ve temin edilebilme ucuzluğu nedeniyle çok küçük yaşlarda bağımlılığa yol açan maddeler arasında oje, daksil, metal parlatıcılar, yapıştırıcılar, kuru temizleme

maddeleri, saça şekil verici püskürtücü ve jöleler, kokulu kalem ve silgiler yer alıyor.
Aile Araştırma Kurumu’nun raporunda, anne-babaların “çocuklarınızla arkadaş olun” sloganını genellikle yanlış anladıklarına dikkat çekilerek, “Bu slogan, anne-baba ile çocuk arasındaki sınırların, düzeyli ilişkinin, yönlendirmenin ve deneyim aktarımının önüne geçtiği zaman çok olumsuz sonuçlarla karşılaşıldı” denildi. Raporda, anne-babası ile bebeklikten itibaren sevgi bağları kuran gençlerin ergenlik dönemini daha sorunsuz atlattığı belirtildi. (http://www.dermanbul.com/medicine_info.php3?id=159)
Kalıtımsal Yüklülük: Ailesinde alkol bağımlısı olan bir gencin alkol bağımlısı haline gelme riski ailesinde alkol bağımlılığı bulunmayan bir gence göre 3 misli daha fazladır.

Güçsüz Bir Benlik Yapısına Sahip Gençler: Sorunlarla her karşılaştıklarında neler yapabileceklerini, sorunların nasıl üstesinden gelebileceklerini düşünmeyen kişiler. Kolay çözümler aramayı seçerler. Alkol ve uyuşturucu gibi maddelerde yetişkin yaşam içinde sıkıntılardan kurtulabilmek için başvurdukları kolay çözümlerden biridir. Öyle kolay çözüm ki, yaşamlarına getirdiği güçlüğü yaşam boyu çözmek güç hatta olanaksızdır.
ALKOLLÜ İÇKİ İÇME ALIŞKANLIĞININ GELİŞMESİNİ ENGELLEYEBİLECEK ÖNLEMLER:
Bireysel Düzeyde:

1) Akran Gruplarının Değer Ölçüleri Üzerinde Durulmalıdır: Bağımlılık noktasına gelen birey gibi bugünün gencide toplum içinde arkadaşları arasında daha popüler olabilmek veya erişkin toplumda kabul edilebilmek için özenti nedeniyle içiyor. Fazla içki içmenin hüner sayıldığı bir arkadaş grubu içinde genç bireyin kendini kanıtlamak için içme ihtiyacını duyacağı açıktır. Bu durumlarda kendilerine içki gibi olumsuz etkileyebilecek bir etkene değil kişiliklerini olumlu yönde geliştirebilecek olumlu iletilere teşvik eden arkadaşlara ihtiyaç vardır. Bir başka deyişle beraber oldukları arkadaşlarını kendilerini geliştirmeyi bilen zamanı ne şekilde değerlendirebileceğinin farkında olan arkadaşlardan seçebilen gençler kendi zamanlarını da benzer uğraşlarla geçirecekler ve zararlı alışkanlıklara yönelmeyeceklerdir.

2) Sıkıntıları Yenebilmeyi Öğrenmek, İçki Yatıştırıcı Bir İlaç Değildir: Sıkıntı nedeniyle başlanan bir içki başlangıçta yatıştırıcı bir etki göstermesi nedeniyle genç bireyi çabuklukla tutsağı edebilir. Burada genç bireyin düşünmesi gereken nokta stresin bulunmadığı bir yaşamı özlemek yerine stresle olumlu yöntemlerle savaşabilmeyi öğrenmektir. Hiçbir stres faktörünün bulunmadığı yaşam mutlu değil monoton bir yaşamdır. Bu nedenle insanlar monotonluktan kurtulmak için çaba harcamalıdır. Olayları değiştirebilecek gücü yoksa bunlara bakış açısını değiştirebilmelidir. Bu olayları değiştiremeyeceği için üzülmek yerine bu olayları başarı ve mutluluğa ulaşabilmek için bir basamak olarak kullanabilmeyi öğrenmelidir.

3) Olumlu Düşünmek: Yaşanan bütün olayların olumlu yönü kadar olumsuz yönleri de vardır. Karamsar bir görüş açısıyla hep olumsuzlukları düşünmek yerine olayların ve kişilerin olumlu taraflarını düşünmek kısa bir süre sonra olayları olumlu bir yöne kanalize etmeye, kişilere olumlu düşünceler kazandırmaya başlayabilir.

4) Bakış Açısını Değiştirerek Stresi Yenmeyi Öğrenmek: Stresle başa çıkma yöntemlerinin amacı, stresin yol açtığı istenmeyen sonuçlara yeni bir bakış açısı getirmektir. Bedende stres esnasında ortaya çıkan durumun karşıtı olan bir durumu meydana çıkarabilmek için bedene gevşeme cevabının öğretilmesi gerekir. Gevşeme cevabının öğretilmesiyle stres sırasında ortaya çıkan kimyasal maddeler kaybolur. Stresi azaltan en önemli faktör stres durumunda kontrolü elinde tuttuğuna ilişkin duygudur.

5) İçkiye “Hayır” Demeyi Öğrenmek: İçkili bir ortamda size yapılan alkollü bir içki ikramına evet deme mecburiyetiniz olmadığını bilmelisiniz. Ne istediğinizi bilerek yaptığınız bilinçli bir seçim sizi başkalarının gözünde yüceltir. İçkiye dayanaklı olmak veya çok içebilmeyi bir gösteriş aracı yapmak yerine kendi sağlığınızdan sorumlu olduğunuz her anı hatırlamak sizi daha bilinçli davranışlara itecektir.

6) Zamanı Değerlendirmeyi Bilmek: Alkollü içkilere başlayan gençler üzerinde yapılan çalışmalar gençlerin boş zamanlarını değerlendirecek uğraşlar bulamadığını büyük bir boşluk duygusu yaşadıklarını göstermektedir. Zamanını değerlendirecek çalışmalar kadar eğlenme ve dinlenmeye yer ayıran gençler hem toplumsal yaşamlarında hem de bireysel hayatlarında mutlu olabilmektedir. Yaşamın amacı mutlu olabilmektir. Mutlu daha başarılı ve mutlu olarak zararlı alışkanlıklara yönelmemektedirler.

7) Kendini Tanımak: Olabilmenin yolu ise zararlı alışkanlıklara saplanmadan bireyin kendi istekleri ve yetenekleri doğrultusunda bir yaşam kurabilmesinden geçer. Hiç yetenekli olmadığı bir alana sırf gösteriş ya da başka nedenlerle yönelen bir bireyin başarılı olamayacağı açıktır. Başarısızlıkta kendisinden hoşnutsuzluk duygularını beraberinde getirecektir. Kendi yeteneklerini, isteklerini, sahip olduğu ekonomik ve toplumsal olanaklarını gerçekçi bir gözle değerlendirebilen genç birey kendisinden ve yaşamdan ne isteyebileceği konusunda gerçekçi olduğu için gereksiz hayal kırıklıkları yaşamayacaktır. Zaman zaman başarısız ve çevreye uyumsuz dönemleri oluyorsa bunun nedenleri üzerinde düşünerek hangi noktalarda çaba harcadığı takdirde olumsuzlukları aşabileceğini görebilecektir.

8) İlgi Alanını Genişletmek: Çok fazla çalışmak durumunda olan bir bireyin işine ayırdığı zaman yüzünden sağlığı bozulabilir. Evliliği yıkılabilir. Dar bir amaç için başarılı olurken tüm bir yaşam açısından başarısızdır. Yaşamdaki bütünselliği kaybetmemek için sadece iş değil aynı zaman da ekonomik durum, aile, toplumsal ve kültürel yaşam kişisel ve yaratıcı faaliyetlerde gündeme gelmektedir. Bugün derslerinin dışında kendisine kültürel, sanatsal, sportif yeni ilgi alanlarını bir hobi olarak araştırmayan bir öğrenci kendisine başarıyı değil başarısızlığı hazırlıyordur. Çünkü sadece ders başarısına dayanan bir başarıda öğrenci yaşamdaki dostluklarının eğlenmenin, dinlenmenin gereğinin farkına varmadan çalışıyorsa kısa bir süre sonra yaşam dengesinin bozulmakta olduğunu görecektir. Denge içinde yaşamak ise bireyi zararlı alışkanlıklara kaymaktan alıkoyabilecek en önemli etkenlerden biridir. (İ. Kasatura 1998)

“Kişi ilk kadehte alkolü

İkincide alkol alkolü

Üçüncüde, alkol kişiyi içer.”

ÇİN ATASÖZÜ

Bir Cevap Yazın